Mardin Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi Başhekimi Uzman Dr. Fettah Oğuz, etkisi artan soğuk havayla birlikte çocuklarda soğuk algınlığına bağlı rahatsızlıkların da arttığını söyledi.
Kış aylarında soğuk algınlığının yetişkinlere oranla çocuklarda daha fazla görüldüğünü ifade eden Başhekim Dr. Fettah Oğuz, bunun nedeni olarak çocukların kreşlerde ve okullarda diğer çocuklarla sık temas halinde olmalarına ve bünyelerinin zayıf olmasına işaret etti. Özellikle 7 yaş ve üzerindeki çocukların, kalabalık okul ortamlarında daha fazla yer almasından dolayı soğuk algınlığının çocuklar arasında daha çok yayılma fırsatı bulduğunu kaydeden Başhekim Oğuz, soğuk algınlığının belirtilerinin burun
akıntısı, gözlerde sulanma, öksürük, ateş, iştahsızlık gibi yakınmalar olduğunu söyledi. Başhekim Oğuz, ailelerin, önceden birkaç önlem alarak çocuklarını bu tür hastalıklardan koruyabileceğine dikkati çekti. Oğuz, çocuklarını kreş ve okula gönderen ailelere şu tavsiyelerde bulundu:
"Çocukların dengeli beslenmelerine önem verilmeli, bol meyve tüketmeleri sağlanmalı, özellikle burun temizliğinden sonra olmak üzere ellerini sık yıkama alışkanlığı kazandırılmalı. Çocuklar soğuk algınlığı gibi bulaşıcı hastalığı olan insanlardan uzak tutulmalı, dışarı çıkarken üşümeyecek şekilde giydirilmeli. Ama bu giysilerin çocukları terletmemesine de dikkat edilmeli ve çocuklar virüslerden olabildiğince korunmalıdır".
1 yaş altındaki çocuklarda görülen ölümlerin yarısı zehirlenme sonucu gerçekleşiyor. Zehirlenmeye yol açan maddelerin başında ise aspirin ve
uyku ilacı geliyor.
Türkiye Kızılay Derneği'nin yeniden yayınladığı İlkyardım El Kitabı'nda zehirlenmeler konusuna yer verildi. Kitapta yer alan bilgilere göre, ev ortamında özellikle küçük çocuklarda (1-4 yaş), sindirim sistemi yoluyla zehirlenme kazaları, önemli bir yer tutuyor. İstatistiklere göre, 1 yaşın altındaki çocuklarda görülen ölümlerin yarısından fazlası zehirlenme sonucu gelişiyor. Çocuklarda sıklıkla bir zehirlenmeye yol açan madde aspirin iken bunu uyku ilaçları izliyor.
İlaçlar, ev temizliğinde kullanılan ürünlerin hemen hemen tümü, böcek öldürücüler, belirli gazlar ve buharlar, yangın dumanı, belirli bitki, yapıştırıcılar ve olağan olarak kullanılan ürünleri içeren uzun bir liste zehirli maddeler arasında sıralanıyor. Zehirli maddelerin vücuda girişi, önem sırasıyla sindirim sistemi ve solunum yoluyla oluyor. Zehirlenmede ortaya çıkan belirtiler ise zehirli maddenin niteliğine ve vücuda giren miktara göre değişiyor.
Sindirim sistemi yoluyla zehirlenmede sık sık bulantı, kusma, karın ağrısı, şiddetli ishal gibi belirtiler görülüyor. Solunum-dolaşım sistemi zehirlenmelerinde solunum güçlüğü ortaya çıkabiliyor hatta solunum ya da dolaşım durabiliyor. Zehirlenme durumunda yapılması gerekenler şöyle sıralanıyor:
Ağızdan alınan zehirli maddeler: Hastanın/yaralının yaşamsal tehlikesi varsa, gereken önlemi alınız. Suni solunum uygulamak gerekirse ağzınızın zehirli madde ile temasını önlemek için "ağızdan buruna" suni solunum yöntemi uygulayın. Mümkün olduğu kadar çabuk tıbbi yardım isteyin. Hastayı kusturmaya çalışmayın. Bilincini yitirmiş kişiye ağızdan hiçbir şey vermeyin.
Zehirli madde solunması: Hastayı/yaralıyı zehirli ortamdan uzaklaştırıp temiz havaya çıkarın. Hastanın ortamı gaz kokan, yoğun dumanlı bir ortamsa belinize ucu dışarıya uzanan bir ip bağlayın. Böylece bir şey oluduğu takdirde en azından sizi kurtarabilirler. Ağzınızı ve burnunuzu ıslak bir mendille kapatarak içeri girin. Güçlü bir gaz kokusu olan ortamda kibrit, çakmak vb. yakmayın, elektrik düğmesine dokunmayın, patlama olabilir. Yoğun duman varsa çömelerek ya da yerde sürünerek ilerleyin. Hastanın genel durumunu değerlendirip bir sağlık kuruluşuna götürün.
Zehirlenmeleri önlemek elinizde
Evde zehirlenmeleri önlemek için alınması gereken önlemler ise şöyle sıralanıyor:
- İlaçları, temizlik ürünlerini çocukların erişebileceği yerlerde bulundurmayın. Ya da ilaçları, temizlik ürünlerini bulundurduğunuz dolaplara emniyet kilidi takın.
- Yiyecek ya da içecek kaplarını zehirli maddeleri koymak için kullanmayın.
- Aracınızın motorunu kapalı bir yerde çalışır durumda bırakmayın.
- Evdeki bütün ateşli araç ve gereçleri (ısıtıcı, soba, fırın, ocak, vb) ve gaz ya da tüp donanımını düzenli olarak kontrolden geçirin.
- Havalandırma pencerelerini kapatmayın ya da iptal etmeyin.
- Eğer gaz kokusu duyarsanız elektrik düğmelerini açmayın, kibrit ya da çakmak yakmayın.
Hava değişikliğinde yüz felci riski
Aşırı hava değişikliklerinin yüz felcine sebep olduğu bildirildi. Yüzdeki minik kaslarda bulunan sinirlerin hasar görmesinin yüz felcine sebep olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Ertaş, "Yüzde ve göz çevresinde eş zamanlı kasılma görülebilir, örneğin hasta gözünü kırparken veya kaparken ağzı da çekilebilir veya tersi olabilir" dedi.
"Yüz felci çoğu kez aniden oluşur. Fakat ani bile olsa ilk birkaç gün içinde belirtilerde artış olabilir" diyen Ertaş, "Bir yandaki yüz kaslarında kısmi veya tam felç olur, o yanda alın çizgileri kaybolur, gözü kapatmada güçlük yaşanır veya göz tümüyle açık kalır, o tarafta göz yaşarması olmaz, bazen başlangıçta kulak çevresinde ağrı olur, tad alma duyusu azalır veya kaybolur. Yüz felcinin görülmesinde cinsiyet farkı yoktur ve ırklara göre fark göstermez. Çocukluk yaşları dahil her yaşta görülebilmekle birlikte yaşlılarda görülme sıklığı daha fazladır ve ileri yaşlarda iyileşme daha azdır. Şeker hastalarında topluma göre 4 kat daha fazla görülür. Gebelikte de yüz felci riski artar. Bağışıklık sisteminin bozuk olduğu kişilerde de yüz felci ortaya çıkabilir. Yüz felci genellikle hiçbir ilaç uygulanmasa da tümüyle düzelir. Ama kalıcı olma riskini azaltmak için ilaç tedavisi uygulanır. Tek başına kortizon veya asiklovir (herpes virüsüne karşı ilaç) birlikte uygulanması daha da etkili. Yüz felcinde çoğu zaman netliğe kavuşmuş bir korunma yöntemi olmamakla birlikte, çoğu kez soğuğa maruz kalmanın ardından ortaya çıktığı için, yüzün doğrudan rüzgara maruz kalmasından ve ani aşırı hava değişikliklerinden her zaman kaçınılmalıdır" şeklinde konuştu.